2 ayda -adını vermek istemediğim- kozmetik mağazasından nasıl kovulduğumu 3 bölüme ayırarak anlatacağım. İsimleri biraz değiştirdim, mağaza müdür yardımcısının baş harfi “D” ile başladığı için ona Dingil Hanım diyeceğim mesela. (D ile başlayan hayvan isimlerini google’ladım, hoşuma giden bir şey olmadı.)
Mağazadan biraz bahsedeyim, giriş katında, ön tarafta Lancome, Christian Dior, Yves Saint Laurent, Estee Lauder, Clinique gibi selective kozmetik markalarının standları ve ithal parfümler, arka taraflarda L'Oreal, Max Factor, Maybelline, Nivea ve en ücra köşelerde yerli parfümler, Flormar ve Golden Rose gibi markalar bulunuyor. Alt katta ise saç spreyleri, şampuanlar, saç boyaları filan var. Ben de hemen girişte, İthal Parfüm bölümündeydim.
İlk gün, yaklaşık 30 personelle tanıştım, parfümlerin üst, orta ve temel notalarını ezberledim. İnanın hiç kolay olmadı, gün sonunda berbat kokuyordum. Clinique uzmanı Begüm ile BFF olduk. Öğle yemeği arasını yalnız bir şekilde, McDonald’s’ta Akdeniz salatası ve 6’lı nugget yiyerek geçirdim. Sonra iş arkadaşlarım mağazaya çok yakın, molalarda gidilen son derece hip bir mekana (!), çay ocağına götürdüler beni.
İlk hafta sexual orientation’ımı, sevgilim olup olmadığını öğrenmeye çalıştılar. Özel hayatım ile ilgili detaylı bilgi vermekten kaçındım. Nivea uzmanı yıllık izinde olduğu için mağaza müdür yardımcısı Dingil Hanım geçici olarak Nivea standı ile ilgilenmemi söyledi.
Efe Can : Nivea’nın make-up’ını anlatabilir misiniz?
Dingil Hanım : Yalnız Efe, Türkiye’de yaşıyoruz, burada biz ona makyaj diyoruz.
Efe Can : Humm… Peki o zaman.
Nivea Standı önünde,
Dingil Hanım : Bunlar mascara’lar, burada gloss’lar, concealer’lar…
Efe Can : Göz altı kapatıcısı yani, değil mi?
Uzun, rahatsız edici bir sessizlik. End Scene.
2 yorum:
Mükemmel!
Alkışlıyorum.
böyle lafa böyle cevap, bravo !! ;)
Yorum Gönder